YUNT’un “İmgenin Onuru” başlıklı podcast yayınının on ikinci konuğu Hera Büyüktaşcıyan

YUNT, yazın bilimci ve sanat kuramcısı Zeynep Sayın tarafından hazırlanıp sunulan “İmgenin Onuru” başlıklı podcast yayınının on ikinci bölümünde sanatçı Hera Büyüktaşcıyan‘ı konuk etti. Bölüm, Büyüktaşcıyan’ın sanat pratiğinden hareketle tarihsel kırılma anlarını ele alarak tanıklığın ve yeniden inşanın olanaklarını sorguladı.

Svetlana Boym‘un ortaya koyduğu “ruinophilia” (harabeseverlik) kavramına atıfta bulunarak “harabe estetiği”nin bellek ve anlam üretimi ile ilişkisine değinen Büyüktaşcıyan, nostaljinin bugünü ve geleceği yadsımayla sonuçlanabileceğine dikkat çekti. Yıkımın ve yeniden inşanın döngüselliğine vurgu yapan sanatçı, pratiğini net cevaplar sunmaktan ziyade yeni anlam ve çağrışımların oluşumuna olanak tanıyan bir sürecin parçası olarak nitelendirdi:

“Yıkımın, yeniden inşanın kendi içinde bir döngüsü var ve bu döngü içinde aslında kendini sürekli yenileyen bir sistem de var. Genel olarak pratiğimde galiba benim hep yaklaşmaya çalıştığım şey de böyle, yani belli bir mesafeden bakmak ama o mesafeden bakarken herhangi bir elementin her türlü açısından ele alarak geçmişini, geleceğini, şimdisini, altını, üstünü, içten dışa doğru okumak ve parçalayarak okumak bir şekilde. Çünkü tabii bu okuma biçimi sorulara yanıt bulma amacıyla değil, sadece bir virgül açma amacıyla aslında çıkıyor.”


Foundations, 2019, IFA Galerie Berlin (Fotoğraf: Viktoria Tomaschko, Sanatçı ve Green Art Gallery Dubai’nin izniyle)

Geçmişle bugünün “çarpışma hâli” üstünde duran Büyüktaşcıyan, görünmeyeni görünür kılma arayışının işlerindeki etkisinden söz etti. Kudüs’te sergilenen “The Recovery of An Early Water” (2014) başlıklı yerleştirmesini hatırlatan sanatçı, kurumuş bir su kaynağına yeniden hayat vererek farklı zaman dilimlerini bir araya getirdiğini ifade etti. Yapıtlarındaki ada imgesinden de bahseden Büyüktaşcıyan, adaları hatırlama ve unutma arasında var olarak su yüzüne çıkan “ütopik alanlar” olarak tanımladı.

Büyüktaşcıyan, var olmayanın ve kaybın yarattığı boşluğun çocukluğundaki yansımalarına değinerek “silinme tarihi”nin mimari yapı ve nesnelere bakışı üzerindeki etkisinin altını çizdi. Tarihsel kırılma anlarının ağırlığına vurgu yapan sanatçı, işlerinin “boğaza takılan kılçıklar” olarak tarif ettiği “dile getirememe hali” ile ilişkili oluşunun üstünde durdu. Kavramların içinin boşaltılmasına dikkat çeken Büyüktaşcıyan, hafızanın ele alınışındaki yüzeyselliğe itirazını dile getirdi:

“Hafızadan bahsetmek, arşivden bahsetmek… Bu kadar çok bahsederken aslında yine fasadda kalıyor her şey, derinlere inilmiyor. Çünkü hepsinin ucu bir şekilde hepimize dokunuyor oluyor aslında. Kendi failliğimize bakmıyoruz.”

“İmgenin Onuru” başlıklı podcast yayını her cumartesi yeni bölümüyle dinleyicilerle buluşacak. “İmgenin Onuru”nu Spotify ve Apple Podcast üzerinden dinleyebilirsiniz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir